Halk Oyunları
Bediriş
Altı erkek ve altı kızla oynanan bu oyun günümüzde sadece kadınlar tarafından davul-zurna eşliğinde oynanmaktadır. Oyuncular, el ele tutuşmadan daire oluştururlar. Koro halinde maninin birinci bölümünü söylerler. Maninin nakarat kısmında;
Hop hop derler Bediriş vıy vıy
Saçları kıvrış kıvrış vıy vıy
Kısa adımlarla dairenin içine doğru daire daraltılarak yürünür. Eller içten dışa doğru yumak sarar gibi etrafından döndürülerek daire ortada birleşince, oyuncular yumruk yaptıkları ellerini göğüslerine vururlar. Kollar dirsekten omuz hizasına doğru yana açılmak suretiyle oyuncular geri geri giderek daireyi genişletirler. Sonra hep birden eller birbirine vurularak hep birlikte nakarat kısmı söylenirken oyun hızlanır. Halk oyunları ekiplerinde, oyuncular daireyi daraltıp, genişletirken erkekler aynı şekilde ellerini göğüslerine vurup açar, kızlarda sol ellerini kasnak şeklinde bükerek, sağ elleriyle gergefe iğne batırıp çekiyormuş gibi hareketler yaparlar.
Daire tam açılmışken koro susar davul-zurna çalar ve müzik hızlanınca eller kalçaya konu. Ayaklar birbirine temas edecek şekilde kapatılıp, sonra yarım açılarak ayak uçlarında zıplanmaya başlanır. Bu esnada tüm oyuncular vücutlarını müziğe uygun şekilde titreterek daire yine daraltılıp, genişletilir. Geriye doğru gelinirken eller birbirine çarpılır. Ayaklar kapanır. Sonra eller ve ayaklar yana doğru açılır. Bu hareket birkaç kez tekrarlanırken, oyuncular kendi eksenleri etrafında dönerler. Oyunda ikinci dörtlük söylenirken birincisinde olan tekrarlar yapılır. Son bölüme gelince oyuncular eş eş ayrılarak, ayrı yönlerde olmak üzere kendi eksenleri etrafında dönerken, eşler bir anda sırt sırta gelirler. Daha sonra dairedeki yerlerini alarak baş oyuncunun işaretiyle oyuna sona erdirirler.
Çekirge
Bilindiği üzere geçmişte ve günümüzde yörenin başlıca geçim kaynağını tarım ürünleri oluşturur. Tarım ürünlerinin en büyük düşmanlarından birisi de çekirgedir. Tarihi kaynaklarda yer alan bilgiye göre 1881 ve 1914 yılında Sungurlu yöresi çekirge istilasına uğramış ve bundan büyük zarar görmüştür.
Çekirgenin verdiği bu zarar uzun süre insanların hafızalarından silinmemiş, çekirge adına çeşitli ağıtlar yakılmış, hikayeler anlatılmış, maniler söylenmiş ve adeta çekirge alaya alınarak oyunlarda dramatize edilmiştir.
Kısaca Hikayesi: Çekirge istilasına maruz kalan köy halkı kendilerince önlem almaya çalışıyorlar, kimileri çukurlar kazarak çekirgeleri buraya doldurup üstünü kapatıyor, kimileri samanları ateşe veriyormuş.
Köyde, Hüsük adındaki bir deli çekirgeleri toplayıp eline aldığı torbaya dolduruyormuş. Torbanın ağzını açıp çekirgeleri koyarken, çekirgelerden bazıları torbadan çıkıp hoplaya zıplaya kaçıyormuş. Bunu gören Hüsük :
Çekirgeler hopluyo, zıplıyo, köyümüzden gitmiyo
diyerek söylenmeye başlamış. Hüsük’ün bu söylenmesi zamanla yörede derleme yapan kişilere ulaşmış ve bestelenerek radyo ve tv’lerde okunmuştur. Daha sonra Sungurlu yöresinde halk oyununa konu olmuş ve insanlar çekirgenin taklidini yaparak çekirge ile alay etmişlerdir.
Oynanışı: Davul-zurna eşliğinde oynanan bu oyun, dşğer oyunlar gibi halk oyunlarınca altı erker ve altı kız tarafından birlikte oynansada yörede bu oyunu daha çok erkekler ve kızlar tarafından ayrı ayrı oynanmaktadır.
Oyuncular, ikişer kişilik gruplara ayrılır. Birbirlerinin omuzlarına ellerini koyarak bir halka oluştururlar. Ellerini müziğe uygun olarak tempo ile birbirlerinin ellerine vururlar. Ayaklar dizlerden kırık, karın hizasına kaldırılarak sağa, sola zıplarken, vücutta aynı istikamete döndürülür. Oyun yavaşlar davul-zurna susar koro halinde maninin birinci bölümü söylenir:
Çekirgenin ayağında laini laini
Bende sandım kaymakamın gelini
Eğri butlu, sivri butlu çekirge
Canımın ortağımısın çekirge
Malımın ortağımısın çekirge
Davul-zurna çalmaya başlar ve oyun süratlenir. Eller bırakılır, eşler birbirine dönerler, eller kalçada, karşılıklı önce sağ omuzlar müziğin temposuna uydurularak kendi ellerini birbirlerinin ellerine vurur ve sıçrarlar. Onra iki elleri omuz hizasına kaldırarak karşısındaki oyununcunun avuç içine vururlar. Daha sonra süratle dönerek öbür taraftaki oyuncu ile hareketi tekrarlarlar.
Oluşturulan daire sağdan sola doğru dönmektedir. Bu figür tamamlanınca oyuncular ayakları yarı açık vaziyette oldukları yerde dururlar. Eller omuzlara atılır tempoya uygun şekilde yaylanılır. Oyuncula, hep birden sol ayaklarını halkanın içine doğru uzatırken vücutlarınıda geriye doğru çekerler. Sonra ayak değiştirilip oyuncuların hepsi birden birbirinin koltuklarından kollarını takarak birbirlerine dayanırlar. Bu halde halkanın içine doğru, yamulurken sağ ayaklarını da geriye doğru fırlatırlar. Bu bölümde:
Çekirgeyi haylamadan gelirler
Çekirgeye güle güle ölürler
Eğri butlu sivri butlu çekirge
Malımın ortağımısın çekirge
Canımın ortağımısın çekirge
Manisi söylenerek daire bu şekilde dönmeye devam eder. Oyuncular hep birden hep hep diye üçer defa bağırırlar. Daha sonra baş oyuncudan itibaren daire bölünür ve oyuncular tek sıra halinde turna katarı gibi dizilirler. Vücutlar biraz öne bükük, sağ el arkada tek ayak üzerine, diğer ayak geriye doğru fırlatılarak oyuna devam edilir. Sonunda oyuncular çekirge gibi zıplayarak oyun alanını terk eder.
Dillala
Yakın tarihimize kadar Sungurlu yöresinde yaygın oynanan bu oyun aslında altı kız ve altı erkekle oynansada, halk arasında sadece erkekler tarafından oynandığı görülmektedir.
Oyunun menşei; zorla, parayla, giyimle ve pozla sevginin elde edilemeyeceği ancak temiz duygularla kalpten geçmesi ve aşka dayanması gerekliliğini konu etmektedir.
Yarımay şeklinde sıralanıp oyuna başlayan oyuncular, müzik sesiyle üç ileri bir geri adımlarla oyun alanına çıkarlar. Alana bir iskemle koyup, başına tülbent takarak kadın süsü verdikleri erkek arkadaşlarını oturtup oyunlarına başlarlar.
Oyuncular, müziğin hızlanmasıyla birlikte sırasıyla kızın gönlünü almak için ortaya çıkarlar. İlk önce baş oyuncu çıkarak kızın önünde oyunları ve hünerlerine başlar. Oyunda uyulması gerekli tüm ayak ve beden hareketlerini sergiler. Oyunun sonunda kaş ve göz hareketli ile beğenilip, beğenilmediğini kıza sorar. Tülbendinin altından seyretme olan kız kafasını yana çevirir ve yüz ifadesiyle istemediğini bildirir. Oyuncu kızın isteksizliğini baş hareketleriyle arkadaşlarına bildirir ve oyununa devam ederek oyun ekibinin sonuna geçer.
İkinci oyuncu alana çıkar ve kıza kendini beğendirmek için oyunda gerekli hareketlin yanı sıra beden ve mimik hareketlerine ağırlık verir. Oyunun sonunda baş hareketi ile kıza sorar, kız ise reddeder.
Üçüncü oyuncu alana çıkar ve cebinden çıkardığı mendil, ayna veya tarak gibi süs eşyaları ile kendini süslemeye çalışır. Ancak bu oyuncuda sonuç alamaz ve diğeri gibi grubun sonuna geçer.
Dördüncü oyuncu alana çıkar, cüzdanını çıkartarak kıza gösterir ve varlıklı birisi olduğunu ima eder. Bu oyuncuda ret cevabını aldıktan sonra grubun sonuna geçer.
Beşinci oyuncu alana çıkar ve belinden çıkardığı kaması ile kıza tehdit vari hareketler yapar. Dolayısıyla kıza tehditte bulunur. Ancak kız yine reddeder ve oyuncu grubun sonuna geçer.
Baş oyuncu sahneye çıkar ve şansını tekrar dener. Ortaya çıkarak parayla, zorla ve süslenmeyle bir insanın sevilemeyeceği, sevginin kalpte başlayacağı düşüncesiyle bu oyundaki figürlerinde kıza kalbini ve göz yaşını gösterir. Böylece kızın gönlünü kazanır. Kız yerinden kalkarak tülbendini açar, oyuncunun koluna girerek kabul ettiğini bildirir ve daire içerisine girerek beraberce oyunu tamamlarlar.
İğdeli Gelin
Oyunun Oynanışı: Altı kız ve altı erkekten oluşan halay ekibi, bir kız bir erkek el ele tutuşarak daire olurlar. Davul-zurna susunca daire küçülür. El ve ayaklar içe dışa sallanarak türkünün birinci bölümü söylenir;
Kız pınar başında yatımış uyumuş yar
Ela gözlerini uyku bürümüş
Evvel küçük idi şimdi büyümüş yar
Derdimin dermanı iğdeli gelin
İğdesini aldırmış sevdalı gelin
Mani bitince davul zurna başlar. Oyun hızlanır, el ele tutuşmuş olan daire birden bire ellerini yukarı kaldırarak açıp kaparlar ve çark gibi dönmeye başlarlar. Bu esnada davul-zurna susar ve daire daraltılarak diğer bölüm söylenir;
Kız pınar başında testi doldurur yar
Testinin kulpuna şahin kondurur
Kız senin bakışın beni öldürür yar
Derdimin dermanı iğdeli gelin
Davul-zurna çalmaya başlar, daire tekrar açılır ve eller bırakılır. Dönüş istikametine yürünerek hep birden halkanın içine ve dışına doğru tempolu bir şekilde çarpılır. Bu yürüyüş esnasında kızlar yavaş yavaş dairenin içine doğru bir keklik gibi kayarak ikinci bir daire oluşturulur. Erkekler mendillerini çıkararak uçlarından tutup, dış daireyi genişletirler. Kızların etrafından önce yürüyüş yönünde sonra ters yönde geniş adımlar atarak dönmeye başlarlar. Bu figür kendilerine emanet edilen kızları delikanlıların herhangi bir tehlikeye karşı koruduklarının ifadesidir. Davul-zurna susar ve daire daraltılarak başka bir kıt’a söylenir;
Evlerinin önü bulgur sokusu yar
Sokudan gelir yarin kokusu
Kendi küçük emme cilve kutusu yar
Derdimin dermanı cilveli gelin
İğdesini aldırmış sevdalı gelin
Oyunun sonunda kızların çemberlerinin etrafından dönen delikanlıkar, eş oldukları kızların hizalarına gelince el ele tutuşurlar. İkişerli yürüyüş kolu halinde mendillerini sallayarak gelini götürüp iğdeli eve teslim ederler.
Kaynakça: Sungurlu Kitabı – İsmail Uçakçı